Altın Elmanın Sırrı
Genç prens Alaric, krallığın büyülü bahçesinde yer alan altın elmanın sırrını çözmek için üç zorlu sınavdan geçer. Sadakat, cesaret ve bilgelikle elmayı kazanır, ancak onu kendine saklamak yerine halkıyla paylaşır. Böylece hem mutluluğun hem de bilgelik dolu liderliğin simgesi haline gelir.

Altın Elmanın Sırrı
Bir zamanlar, büyük bir krallığın tam ortasında yer alan büyülü bir bahçede, dallarında yalnızca bir altın elma taşıyan kadim bir ağaç vardı. Bu elmanın yıllardır kimsenin ulaşamadığı bir sırrı vardı. Söylenenlere göre, altın elmayı koparan kişi sonsuz mutluluk ve bilgelik kazanacaktı. Ancak elmayı koruyan görünmez bir güç, ağaca yaklaşan herkesi geri püskürtüyordu.
Krallığın genç prensi Alaric, çocukluğundan beri bu hikayeleri dinlerdi. Bir gün kral, oğlunu yanına çağırdı. Yüzünde hem ciddiyet hem de umut vardı. “Sevgili oğlum,” dedi kral, “artık krallığımız için büyük bir sorumluluk almanın zamanı geldi. Altın elmanın sırrını çözebilirsen, halkımıza huzur ve refah getirebilirsin.” Alaric kararlılıkla başını salladı. “Bunu başaracağım,” dedi.
Gece yarısı, tüm cesaretini toplayarak bahçeye girdi. Altın elma, ay ışığında parlıyor ve göz kamaştırıyordu. Alaric ağaca doğru bir adım attığında, aniden güçlü bir rüzgar esti ve derin bir ses yankılandı. “Altın elmayı istiyorsan, üç sınavdan geçmelisin,” dedi ses. Alaric tereddüt etmeden cevap verdi: “Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.”
İlk sınav için bahçenin derinliklerine doğru yöneldi. Orada yaşlı bir kadın, ağır bir sepet taşıyordu. Kadın, zorlanarak Alaric’e seslendi: “Genç prens, bana yardım eder misin? Sepetim çok ağır.” Alaric bir an duraksadı. Bu sınav onun zamanını alabilir ve altın elmaya ulaşmasını geciktirebilirdi. Ancak tereddüt etmeden yardım etmeye karar verdi. Sepeti alıp kadına yardım ettiğinde, kadın bir anda kayboldu ve aynı ses duyuldu: “Sadakatini gösterdin. İlk sınavı geçtin.”
İkinci sınav, karanlık bir mağarada bekliyordu. Alaric, mağaranın girişine yaklaştığında içeriden korkunç bir aslanın kükremesini duydu. “Aslanın pençesindeki altın anahtarı al ve geri dön,” dedi ses. Alaric, korkusuna rağmen mağaraya girdi. Aslanı gördüğünde derin bir nefes aldı ve sakin bir sesle konuştu. “Sana zarar vermeyeceğim. Sadece anahtarı alabilir miyim?” dedi. Aslan, prensin cesaretine hayran kalmış gibi yavaşça geri çekildi ve pençesindeki altın anahtarı bıraktı. Alaric, anahtarı aldı ve mağaradan çıktı. Ses bir kez daha duyuldu: “Cesaretini gösterdin. İkinci sınavı geçtin.”
Son sınav için altın elmanın bulunduğu ağacın önüne geri döndü. Ses bu kez daha yumuşak bir tonda konuştu. “Altın elmayı koparmadan önce soruma cevap ver. Mutluluk ve bilgelik nedir?” Alaric bir an düşündü. Sonra kararlı bir sesle yanıt verdi: “Mutluluk, insanlara yardım etmekte; bilgelik, onların ihtiyaçlarını anlamaktadır. Altın elma sadece bir semboldür. Gerçek mutluluk ve bilgelik, başkalarına hizmet etmekten gelir.”
Bu sözlerin ardından ağaç birden parladı. Altın elma, dalından yavaşça koparak Alaric’in avuçlarına düştü. Ses son kez yankılandı: “Doğru cevabı verdin. Altın elmanın sırrı artık senindir. Bilgeliğinle halkına liderlik et.”
Alaric, elmayı saraya götürdü ama onu kendine saklamadı. Bahçede büyük bir festival düzenleyerek halkıyla paylaştı. Altın elma, artık yalnızca bir liderin değil, tüm halkın mutluluk ve bilgelik kaynağı olmuştu. Alaric, halkına adanmış bir lider olarak krallığına huzur ve refah getirdi. Ve herkes onun adını, bilgelik ve iyiliğin simgesi olarak hatırladı.
Evet çocuklar Altın Elmanın Sırrı adlı masalımızda burada bitti. Sizde Kısa Hikayeler yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.
